Anadolu topraklarında binlerce yıldır var olmuş sayısız uygarlığın kültürel ve sanatsal birikimini cam ve cam ustalığı ile birleştirerek gel...
Anadolu topraklarında binlerce yıldır var olmuş sayısız uygarlığın kültürel ve sanatsal birikimini cam ve cam ustalığı ile birleştirerek gelecek nesillere miras bırakmak için çalışmalarını sürdüren Paşabahçe Mağazaları, ‘Tarih-Kültür-Cam’ Koleksiyonlarına ait koleksiyonu ‘Kayıp Hazineler’in 1.yılını kutluyor.
Paşabahçe Mağazaları, izinli veya izinsiz kazılar sonucu yurt dışına götürülen tarihi eserlerden ilham alınarak tasarlanan Kayıp Hazineler Koleksiyonu ile bu eserlere dikkat çekmeyi, geri alınmış eserlere ve kültür varlıklarına sahip çıkma konusunda da bilinci artırmayı hedefliyor.
Paşabahçe Mağazaları, Anadolu’daki tarih ve kültür birikimini cama yansıttığı ‘Tarih-Kültür-Cam’ Koleksiyonlarının 14’üncüsü olan ‘Kayıp Hazineler’ Koleksiyonu’nun 1. yılını kutluyor.
Kayıp Hazineler Koleksiyonu, Hititler, Likyalılar, Karyalılar, Urartular, Doğu Romalılar, Selçuklular ve Osmanlılar gibi Anadolu’da en parlak dönemini yaşamış uygarlıkların tarihi eserlerinden ilham alınarak geliştirildi. Bu koleksiyon ile izinli veya izinsiz olarak yurt dışına götürülen tarihi eserlere dikkat çekmek, geri alınmış eserlere ve kültür varlıklarına sahip çıkma konusunda bilinci artırmak hedefleniyor.
Anadolu’nun tarih boyunca ev sahipliği yaptığı uygarlıkların kültür bileşiminden oluşan zengin kültür mirasını ürünlerine yansıtan Paşabahçe Mağazaları, geçtiğimiz yıl 38 parça ile satışa sunulan Kayıp Hazineler Koleksiyonu’na 2 limitsiz ürün daha ekleyerek koleksiyondaki ürün sayısını 40’a çıkardı.
2020’de koleksiyona eklenmek üzere ilk olarak tarih boyunca savaşlarda atların başlarının korunması için, alın ve burun bölgesini kaplayan, bunun yanı sıra devlet törenlerinde ve askeri merasimlerde atlarda ihtişam arttırıcı bir unsur olarak kullanılan alınlıklardan ilham alınarak “Çağatay Mini At Alınlığı” tasarlandı.
Çağatay Mini At Alınlığı üzerinde bulunan desenler Türk sanatının eşsiz bir örneği olan tombak tarzında bir işçiliğe sahip, Osmanlı’da 15. yüzyıla ait bir at alınlığından esinlenilerek oluşturuldu. Ürünün üzerindeki rölyef desenlerin tümü, el işçiliği ile 24 ayar altın, varak ve eskitme boyalar kullanılarak dekorlandı. Rumi ve münhani desenlerle oluşturulan bir kompozisyona sahip olan eser bugün, New York Metropolitan Müzesi’nde sergilenmektedir.
Koleksiyona en son eklenen bir diğer eser ise “Fetih Mini Kalkan”. Türk el sanatlarında büyük bir öneme sahip olan kalkanlardan ilham alınarak tasarlanan Fetih Mini Kalkan üzerinde bulunan motifler, Türk sanatının eşsiz bir örneği olan saray kuyumculuğu tarzında bir işçiliğe sahip, Osmanlı’da 16 - 17. yüzyıla ait bir kalkandan esinlenilerek hazırlandı. Fetih Mini Kalkan üzerindeki rölyef desenlerin tümü el işçiliği ile 24 ayar altın, varak ve eskitme boyalar kullanılarak dekorlandı.
Kalkan, ateşli silahların kullanılmaya başlanmasından önce, savaşlarda ok, mızrak, kılıç, topuz, gürz darbelerinden korunmak için kullanılıyordu. Eski Türk kalkanları yuvarlak, dikdörtgen, göbekli veya kabarık olurken, yapıldıkları malzemeye göre çeşitli isimler alıyordu. Demir olanlara hacefe, kamış üzerine deri gerilenlere dereka veya matrak, çelikten yuvarlak kalkanlara ise yeleb deniliyordu ve bu cinsin kabarık olanları kubbeli olarak adlandırılıyordu. Eser, bugün Rusya, Hermitage Müzesi’nde sergilenmektedir.
Hiç yorum yok